Türk Nöroloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Uluç, 22 Temmuz Dünya Beyin Günü dolayısıyla ALS ve Engellilik konusunda bilgiler verdi.
Amyotrofik lateral sklerozun (ALS), istemli kasları kontrol eden motor nöronların (sinir hücreleri) geri dönüşümsüz kaybına yol açan ilerleyici bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Uluç, ALS’nin halihazırda nedenin bilinmediğini ancak çok sayıda mekanizmanın hastalıktan sorumlu olduğunu söyledi.
Motor nöronlar ve bağlantıların vücuttaki en uzun mesafeyi kaydeden yapılar olduğunu ve beyinde ile omuriliğe yerleştiğini belirten Prof. Dr. Uluç, “Dolayısıyla bu nöronların metabolik ihtiyaçlarının karşılanması çok önemlidir. Hücresel içeriğin motor nöronların uzunluğu boyunca aktif olarak taşınması, hücrelerin genel sağlığı ve iletişim akışını sürdürmek için kritik öneme sahiptir” şeklinde konuştu.
Kas seyirmeleri, kramplar ve yürüme güçlüğü..
“Uzunluklarından dolayı motor nöronlar, bu taşıma sürecini etkileyen genetik anormalliklere veya hücresel sorunlara karşı özellikle savunmasız olabilir.” diyen Prof. Dr. Uluç, ALS’nin de bu mekanizmalara bağlı olarak beyinde ve omurilikte yer alan motor nöronları etkileyerek hastalığa neden olduğunu dile getirdi.
Sık görülen belirtilerin vücudun farklı bölgelerinde kas seyirmeleri ve kramplar, yürüme güçlüğü ve düşmeler, günlük yaşam aktivitelerinde zorlanma, ince el becerilerinde ilerleyici etkilenmeye bağlı çatal bıçak kullanmada, yazı yazmada zorlanma, merdiven çıkmada zorlanma şeklinde olduğunu belirten Prof. Dr. Uluç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hastalığın ileri evrelerinde konuşma ve yutma güçlüğü, çiğneme güçlüğü, beslenmede zorlanma, nefes darlığı, hava açlığı görülebilmektedir. Ayrıca, ALS’li bazı hastalarda beynin etkilenmesine bağlı olarak ilgisizlik, yeme davranışlarında değişiklik, olaylara anlamsız tepki verebilme gibi bilişsel ve davranışsal sorunlar görülebilmektedir.
ALS’nin şu aşamada henüz kesin bir tedavisi bulunmasa da tedavilerdeki yeni gelişmeler, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya, kişinin yaşam kalitesini iyileştirmeye ve potansiyel olarak kişinin yaşam beklentisini uzatmaya yardımcı olabiliyor. Ayrıca, her hastanın benzersiz olduğunu bilmek, yani her hastanın hastalık seyrinin farklı seyredebileceğini hatırlamak önemlidir. “